- Erkeklik Krizi -
Ruh Sağlığı ve/veya Aşk ve İlişkiler
Erkekliğe ne oldu?
Modern erkek ve kadın ilişkisi geçmişin ataerkil düzeninden farklı bir hal almaya başlamaktadır. Kadınların da artık erkekler kadar kendi ayakları üzerinde durması bekleniyor ve üzerlerindeki sosyal baskı yavaşça kalkmaya başlıyor. Bu değişim sadece kadın-erkek ilişkilerinin dinamiğine yansımamış ayrıca dünya çapında, günümüzde de çok konuşulan, bir erkeklik krizine sebebiyet vermiştir. Peki, erkeklik krizi derken ne denmek istenmektedir ve ne yapılabilir bu makalede bunlara değineceğim.
1) Erkek Olmak Karlı Bir Hal Değil Aksine Zaruri
Geçmişten belki de ilk defa farklı olarak çiftler erkek çocuktan ziyade kız çocukları olmasını tercih ediyor. Evet, Amerika’da çiftlerim tamı tamına %80’inin kız çocuk istediğini biliyor muydunuz mesela (Jasmeet Sidhu, 2012)? Hatta evlatlık alırken bile sırf kız diye 16.000 dolar fazla ödemeyi kabul ediyorlar (Lori Oliwenstein, 2010). Ergenlik öncesi intihar oranları cinsiyetler arası eşitken ergenlik sonrası cinsiyetler arası intihar oranları giderek açılmakta özellikle 20-24 yaş arasında bu 6-7 katına çıkmaktadır (Morbidity and Mortality Weekly Report, 2009). Dünya genelinde artık intiharın savaş, doğal afetler ve cinayetlerin toplamından daha fazla can aldığı düşünülürse erkek ile kadın arasındaki intihar farkı aslında dışarıdan bakıldığında daha da ciddi bir hal alıyor. Öyle ki Hindistan’da kadınlara göre erkeklerin intihar oranı dokuz kat fazladır (Deepika Bhardwaj, 2015). Hatta yirmi ülkede yapılan istatistiki bir araştırmada erkek olmak şu an demografik olarak en ölümcül etken sayılabiliyor (Betsy Mason, 2002). Kadın-erkek arasındaki dinamik değişim erkeklerin okuma ve kazanç ortalamalarını da son yıllarda şiddetli bir şekilde azaltmıştır. Gençlerimizin arasında erkeklerin üniversite diplomasına sahip olması ile kadınların üniversite diplomasına sahip olma oranları arasında erkeklerin lehine %22’lik bir oran farkı varken bu tek bir nesilde kadınların lehine olacak şekilde %22’ye değişmiştir (NCES, 2009). Son yarım asıra yaklaşık bir zamanda erkeklerin ortalama yıllık kazancı %26 düşmüştür (David Wessel, 2010). Hatta Amerika’da sadece üç şehirde genç erkekler kadın akranları ile eşit ya da daha fazla kazanmaktadır desem ne derdiniz (Belinda Luscombe, 2010)? Kadınlarla erkekler arasındaki bu alt başlıkların oranlarının zamanla arasının açıldığını ve alıntıladığım araştırmaların ya da yazıların hiçbirinin son 15 yıl içerisinde olmadığının dikkatini çekmek isterim.
2) Peki Bu Kriz Neden Bu Kadar Sessiz?
Günümüzde erkeklik krizi, kültürel olarak “güçlü olma”, “duygusuz durma” ve “kendi işini kendi halletme” gibi hegemonik erkeklik normlarının baskısı altında sessizce ilerlemektedir (Connell, 1995; Connell & Messerschmidt, 2005). Bu normlar erkeklerin kırılganlıklarını ifade etmelerini zorlaştırdığı için, birçok erkek duygusal deneyimlerini paylaşmadan iç dünyasında taşır.
Kadınlar açısından ise duygusal dayanışma daha belirgindir. Kadınların aile ve arkadaşlarından duygusal destek almaya yönelme ihtimali erkeklerden oldukça yüksektir (Goddard I & Parker K., 2025). Bu farklılık, kadınların birbiri için daha sık “ayna tutan diğer” rolünü üstlendiğini ve sosyal ilişkilerin duygusal düzenleme işlevine katkı sunduğunu düşündürmektedir. Güncel bulgular da kadınların bu tür destek arama davranışlarında erkeklere göre istatistiksel olarak anlamlı bir avantaja sahip olduğunu doğrulamaktadır.
Erkeklik krizinin bu kadar sessiz karşılanmasının altında elbette ki birçok sebep yatıyor. Ama belki de en çarpıcı olan sebep tarihte böyle bir krizin daha önce yaşanmamış olması olabilir. İnsanlık tarihi daha önce savaş benzeri durumlardan bir erkek kıtlığı yaşamış olsa da erkeklik adı altında toplanan değerler açısından bir krize uğramamıştır. Dolayısı ile geçmiş bir referans elimizde yoktur. Bu da daha bizi daha çok istatistiki veri toplamaya ve çözüme dair emek ve yatırımın nerede toplanacağı konusunda bir belirsizlik oluşturmaktadır.
3) Erkeklik Krizi İçin Neler Yapılabilir?
Erkeklik krizinin büyüyerek ilerlemesinin en önemli nedenlerinden biri, erkeklerin duygusal izolasyonu normal ve beklendik bir davranış olarak toplumsallaşmış olmasıdır (Connell, 1995; Connell & Messerschmidt, 2005). Toplumsal sistem erkeklere “kendi kendine yetme” ideali sunarken, aslında onları kendi içlerine doğru çeken bir yalnızlık döngüsü yaratır. Ancak araştırmalar, erkeklerin ruh sağlığını korumada sosyal destek ve güvenli duygusal ilişkilerin belirleyici olduğunu göstermektedir. Örneğin, sosyal bağlantıları güçlü olan erkeklerin depresyon ve intihar eğilimlerinin anlamlı biçimde daha düşük olduğu bildirilmiştir (Mahalik et al., 2022). Bu bulgu, erkeklik krizine yapılabilecek en önemli müdahalelerden birinin duygusal dayanışma alanlarını genişletmek olduğunu düşündürür.
Toplumsal normların dönüştürülmesi yalnızca bireyin değil kültürün yeniden yapılanmasını gerektirir. Bu nedenle erkeklerin duygusal yaşamlarına yönelik yeni bir dilin üretilmesi önemlidir. Dünya genelindeki terapötik ve koruyucu ruh sağlığı programları, erkeklerin destek almayı bir zayıflık değil yaşam becerisi olarak görmelerini hedefleyen yaklaşımlar geliştirmektedir (Real, 1998). Duygusal okuryazarlığın erken yaşta eğitime entegre edilmesi, erkek çocukların hem kendilerini hem başkalarını daha güvenli biçimde “aynalayabilmesini” sağlayabilir. Araştırmalar, duygularını ifade etmeyi öğrenen erkek çocuklarda öfke dışavurumu ve davranışsal sorunların anlamlı biçimde azaldığını doğrulamaktadır.
Sonuç
Psikanalitik perspektiflere bakıldığında, modern erkeklik krizinin tarihsel arka planı belirginleşmektedir. Freud’un 20. yüzyılın başlarında vurguladığı üzere, cinsiyet rollerinin katı biçimde tanımlandığı ataerkil düzende kadınlar çoğu zaman bireyselliklerini annelik rolüne feda etmek zorunda kalmış, erkekler ise baba rolü dışında başka bir benlik ifadesi geliştirmekte zorlanmışlardır. Freud’un bastırma ve nevroz ilişkisine dair görüşleri, bugün erkeklerde gözlenen duygusal ketlenmenin ruhsal sonuçlarını anlamak açısından halen açıklayıcıdır (Freud, 1915). Bununla birlikte feminist düşüncenin öncü isimlerinden Mary Wollstonecraft, kadınların toplumsal hayatta güçlenmesinin yalnızca kadınlara değil erkeklere de yarar sağlayacağını ileri sürmüş ve taraflar arasındaki eşitsizliğin tüm toplum için bir kayıp olduğunu vurgulamıştır. Wollstonecraft’ın öngörüleri, kimliğin yalnız biyolojik cinsiyete değil, toplumsal rollerin müzakere edilebilirliğine bağlı olduğuna işaret eder.
Günümüzde karşı karşıya olduğumuz erkeklik krizi, bir yıkım senaryosu olmaktan çok, erkekliğin yeniden tanımlanması için bir eşik niteliği taşır. Krizin görünür hale gelmesi, çözüm olanaklarının da görünür hale gelmesi anlamına gelir. Toplumsal cinsiyet ilişkilerinin sağaltımında temel belirleyici, kişilerin birbirleriyle kurdukları ilişkilerin niteliğidir. Geleceği bilgi değil, ilişkisel bağların taşıdığı güç belirler. Sessiz erkeklik krizinin aşılması, erkeklerin kendilerini ve başkalarını duyabilme kapasitesinin artırılmasıyla mümkündür. Bu nedenle değişimin sorumluluğu hem bireye hem topluma aittir. Bu dönüşüm hayata geçtiğinde, erkeklik yeniden inşa edilecek ve duygusal dayanıklılık artık sessiz bir yıkımın değil, açık bir iyileşmenin temeli olacaktır.
Kaynakça
Batsy Mason “Men Die Young – Evenif Old”, New Scientist, 25.07.2002
Belinda Luscombe, “Workplace Salaries: At Last, Women on Top”, Time, 01.09.2010
Connell, R. W., & Messerschmidt, J. W. (2005). Hegemonic Masculinity: Rethinking the Concept: Rethinking the Concept. Gender & Society, 19(6), 829-859. https://doi.org/10.1177/0891243205278639
David Wessel, “Meet the Unemployed Man”, Wall Street Journal, 01.05.2010
Freud, S. (1915). The Unconscious (Standard Edition, vol. 14, pp. 159-190). London: Hogarth.
Goddard I & Parker K. (2025). Where men and women turn for emotional support and social connection, Pew Research Center
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), Morbidity and Mortality Weekly Report, 58, no. 1(2009)
Holter, Ø. G. (1996). Book Reviews : R. W. Connell: Masculinities. Cambridge: Polity Press, 1995. Acta Sociologica, 39(3), 337-341. https://doi.org/10.1177/000169939603900309
Jasmeet Sidhu, “How to Buy a Daughter”, Medical Examiner, Slate, 14.09.2012
Lori Oliwenstein, “African-American Babies and Boys Least Likely to Be Adopted, Study Shows”, Caltech, 20.04.2010
Mahalik, James & Di Bianca, Michael & Harris, Michael. (2022). Conformity to Masculine Norms and Men’s Responses to the COVID-19 Pandemic. Psychology of Men & Masculinities. 23. 445-449. 10.1037/men0000401.
NCES, “Number and Percentage of Students Who Were Suspended and Expelled from Public Elementary and Secondary Schools, by Sex and Race/ Ethnicity: 2002, 2004, and 2006”, Condition of Education 2009, ed. Micheal Planty, William J.Hussar ve Thomas D.Synder
Real, T. (1998). I don’t want to talk about it: Overcoming the secret legacy of male depression. Scribner.